Giresun Dernekçiliğinin Ombudsmanı Kim Olacak

Giresunlu hemşerilerimiz, gurbetçi bir ilin mensupları olarak özellikle 1960’lardan sonra görece özgürlük ve ekonomik gelişmeye paralel olarak başta İstanbul olmak üzere ülkenin dört bir yanına dağılarak ekmeğini kazanma çabası içine girmiştir. Ülkemizin en çok göç veren illerinin başında gelen Giresun, yurt içine olduğu kadar yurtdışına da göç vererek önceleri sadece erkekler sonraları da hem erkek ve kadınlar olmak üzere Almanya, Hollanda, Belçika ve Fransa gibi ülkelere büyük işçi göçü vermiştir. İnsanlar sosyal varlıklar olduğundan genelde gittikleri yerlerde hemşerilerinin yanına sığınarak, onlara yakın yerlerde yerleşerek birlikte olmaya, beraber yaşamaya gayret etmişlerdir.

Giresun dernekçiliğini bundan ayırmak, ayrı görmek ve değerlendirmek yanlış olur. Özellikle İstanbul’da ilk gelen yerlerde Giresunlular derneklerini kurmuşlar, hemşerileriyle beraber yaşamaya, onların dertlerini anlamaya ve çözmeye gayret sarf etmişlerdir. Görece daha az gelişmiş yörelerimizden Alucra ve Şebinkarahisarlıların gurbete daha önce çıktıkları ve daha önce dernekleştikleri kabul edilebilir. Geçtiğimiz yıllarda gittiğimiz piknikte Alucra Çamlıyayla Köyü Derneği’nin 1957 yılında kurulduğu görmüş ve hayretler içinde kalmıştım. Ancak dernek kurma ve yaşatma yönünden dernek mevzuatının önemi de ortadadır. Dernekçiliği kötü gören bir zihniyet yüzünden insanların istemesine rağmen uzun süre dernek kurmadıkları ve kurulanları da bir an önce kapattıkları bir gerçektir. Elini kaldırdın ceza, indirdin ceza mantığı insanları bu işten soğutmuş ve uzun süreler çok da dernek kurulmamıştır. Kurulan derneklerin tarihlerine bakıldığında birçoğunun 1990 yılından sonrasına rastlaması bir tesadüf değildir.

Giresun dernekçiliği esas itibariyle özel televizyonların ortaya çıkıp Giresun ve Karadeniz kültürünü ortaya keşfetmesiyle yaygınlaşmıştır. Hemşerilerini televizyonlarda kültür ve eğlence programlarında görenler, bizim derneğimiz niye yok diyerek köyünün, ilçesinin ve il derneklerinin kurulmasına sebep olmuşlardır. Bu olgu hemen her köye ait bir derneğinin kurulmasına yol açarak çok sayıda derneğin ortaya çıkmasını sağlamıştır. 400 veya daha fazla Giresun derneğinin sadece İstanbul’da kurulmuş olması bunun en büyük göstergesidir. Ancak bunca derneğe rağmen etkili bir Giresun varlığından ne yazık ki söz edemiyoruz. Giresun dernekçiliğinin içinde bulunan biri olarak son yıllarda meydana gelen dağınıklığı görüp de üzülmemek elde değil. Uzun yıllardır Giresun dernekçiliğinin tek ve en önemli sesi olan Giresun Dernekler Birliği, çağın gereklerine ayak uydurup federasyon olmayı başaramadı. Kurulan GİRDEF de boşluğu doldurup sadre şifa olamadı.

Giresun Dernekler Birliği’nin bizim onca ikazlarımıza rağmen federasyon kurup Giresun dernekçiliğine çeki düzen verememesi bir yana şimdilerde kurulmasına ön ayak olduğu Giresun Sivil Toplum Kuruluşları Federasyonu, yeni bir ateşin fitilini tutuşturmaya yetti. Oysa elinde bulunan potansiyeli değerlendirerek önce ilçeler bazında federasyonları kurup, daha sonra kurulacak bir konfederasyon Giresun derneklerini bir araya getirir ve derneklere de çeki düzen verebilirdi. Kurulan bu federasyonun boşa bir çaba olduğu ortadadır.

Yapılacak iş Giresun Dernekler Birliği ve GİRDEF’i bir araya getirip, olabildiğince çok ilçe federasyonlarını da kurup Giresun Dernekleri Konfederasyonunu kurarak ortak bir ses, ortak bir akıl ile Giresun’un hayrına olacak işlere imza atmak olmalıydı. Bu aşamada Giresun derneklerini derleyip toparlayacak bir ombudsmana ihtiyaç vardır ve Giresun dernekçiliği bunu bulup, bu birliği sağlayabilecek olgunluğa ulaşmıştır. Kim bunun dışında bir şey ararsa bu boşa bir çabadır. Dağılıp parçalanmaktan başka bir şeye de yaramaz. Oysa istenecek en son şey de dağılıp parçalanmaktır.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mahalli İdareler Secimi ve Ortaya Çıkan Haksızlıklar

Giresun Dernekçiliğinin Serencamı…

Giresun İzcileri Buluştu…